Anneler EVLAT ÇOCUK ATÖLYESİ'ne geldi. Herşeyden habersiz gelenleri karşıdan izlemek heyecanlıydı, ama annelerin şaşkınlığı, heyecanı ve bir üzüntülü bir sevinçli bakışını izlemek bir başkaydı. Tuhaf bir gülümsemeyle onlardan gelecek tepkileri beklemek çok başka bir tecrübeymiş. Gelebilecek her tepkiye kendini hazırladığını düşünüyorsun ama yüreğin ağzınla miden arasında öyle bir gidip geliyor ki... "Allah'ım lütfen %100 onaylasınlar" diyor kalbin. Anneler yine bizim kalbimizi bizden önce duydular. Bizi üzmesinler diye değil, gerçekten gurur duydukları için, kendimizi başarılı hissettiğimizi gördükleri için onayladılar, takdir ettiler. Bu öyle bir gülümsemeydi. Akıllarına gelen ilk ve tek sıkıntı kuruluş aşamasında destek olamadıklarıydı. Aynı şekilde babalar da. Onlar da baba gerektiren işlerle nasıl başa çıktığımızı sordular, o işlere destek olamadıklarına üzüldüler. Mali işler, güç gerektiren işler ve hukuki işler. Ama yanımızda Muhammed Baba vardı. Ali Eren'in babası. Her türlü desteği güvenimizi arttırdı. Korkmadan yürüyebildik. Alper Dayı ve İlker Dayı (Ali Eren'in dayıları)'nın eli de hep sırtımızı pıtpıtladı. Anne babaların kendi destek kuvvet ekibi olmadan başarılı olduğumuzu görmeleri sanıyoruz içlerinde tuhaf bir üzüntü ve gurur karışımı yarattı. Yorulduğumuz ve sıkıldığımız için üzgün, başarabildiğimiz için gururlular. Şimdi geriye kalan eksikleri tamamlamakla meşguller. Bir köşesinden hafifletmek istiyorlar yükümüzü. Evlat sahibi olmakta bir sihir var, bir kez daha farkettik. Evlat'ın üzerinden bir yük aldığında o yük senin üzerine kesinlikle yüklenmiyor; evlat hafiflerken sen zaten uçmaya başlıyorsun bile...

Bugün vitrin günümüzdü. Vitrinimizle birlikte EVLAT ÇOCUK ATÖLYESİ son halini almaya başladı. Sürprizler çoğaldı. Bugünkü şanslı kişi Meltem idi. Ama asıl büyük gün yarın. EVLAT ÇOCUK ATÖLYESİ'ne her gelen, her ilk gören bizi heyecanlandırdı ama asıl heyecanlandıran bizim Evlat'ları olduğumuz insanların görmesi ve onların heyecanı. Yarın anneler EVLAT ÇOCUK ATÖLYESİ'ne misafir oluyorlar ama bundan haberleri yok. Onlar meraklı, biz heyecanlı. Yarın bizim için küçük bir açılış, büyük bir gün olacak...

Minik Evlat'ların minik cicilerini dükkanımızdan eve kadar veya hediye ediceğiniz miniğe kadar nasıl götüreceğinizi düşündünüz mü? Bizim bir fikrimiz var. Sutaşı sapları olan kesekağıtlarının üzerinde el yapımı sevimli minyatürlerimiz var. Herbiri farklı bir oyunu anlatıyor. Sunuşa önem veriyorsanız bu poşetlerimizi satın alabilir ve isterseniz işaretli yerlerden kesip bir kez daha değerlendirebilirsiniz. Minik giysisi Evlat'ı süslerken yaşına ve hayal dünyasına uygun minyatür de odasının duvarını süsleyebilir.

NOT: Bugün minik bir yeğene minik çiçekli bir elbisenin hediye gitmesine aracı olduk. Severek ve huzurla giymesini istiyoruz. Elbisesi gibi renkli ve çiçekli günler diliyoruz. Henüz göremediğimiz ama emin olduğumuz güzel gözlerinden öpüyoruz.

...ve bugün yine bir misafirimiz vardı. Neslihan. Ali Eren'nin dilinden Neesan. Neşesiyle, heyecanıyla ve fikirleriyle yanımızda oldu. Samimiyeti ve muhabbeti gibi tatlı kurabiyeleriyle 5 çayında EVLAT ÇOCUK ATÖLYEİ'nde ilk günlerin heyecanını bizimle yaşadı ve artık minik fare figürümüz Neesan'ın odasında...

Artık yeni bir satış danışmanımız var. Ali Eren. Bu da O'nun iş yolundaki düşünceli hali. Hem hayatta yeni, hem işte. Kendini geliştirmeğe açık. Önce ürünün satış fiyatını kesin olarak sorguluyor. Gayet ciddi ve kaşları çatık "kaç? kaç?" ve minik müşterimize ürününü sunuyor. Küçük müşterilerimizin dilinden en iyi O anlıyor. İşini severek ve heyecanla yapıyor. Eline 2'şer 3'er askılar alıp yine hedef kitlenin anlayabileceği bir dilde ürününü tanıtıyor. Anladığımız kadarıyla ürünleri kendisi de kullandığı için rahatlığından ve kalitesinden bahsediyor.


...ve bugün sürprizimiz vardı. Ayla EVLAT ÇOCUK ATÖLYESİ'ne geldi. Karşıdan, herşeyden habersiz gelişini izlemek ve beklemek çok heyecanlıydı. Geldiğindeki samimi ve candan tepkisi, beğenisini, tebriklerini sunması bizi bu işte daha da heyecanlandırdı. Yardımlarıyla ve tecrübeleriyle yanımızda olduğunu bilmek de bizi yüreklendirdi. Yanımızda olan herkese ve Ayla'ya teşekkürler..

evlat'ta ilk gün...

evlat

Evlat yürekte bir sızıntıyla çarpıntı arasında bir duygudur. Hiç belli olmayan zamanlarda gelen bir ağlama hissi veya ürperti olabilir. Evlat sahibi olmak O’nun kusurunu sulardan duru görmektir. O’nun için en iyisini istemektir ve küçük yüzünü asması dünyanın başına yıkılmasından daha mühimdir. Hayat, evlat doğduğundan beri O’dur. Huzurlu olduğu yer, hayatın boyunca olmak istediğin tek yerdir. Evlat Eren’le yaşadık biz bu duyguları ve Eren’in 22aylık hayatında bir tarzı ve bir stili var artık. Sanıyoruz bu tarzını akranlarıyla paylaşmak istedi ve bize ilham verdi. Eren ve O’nun arkadaşları Melike ile Bora da bize destek oldu. Onlardan çok şey öğrendik. Hangi giysileriyle daha rahat oyun oynayabilirler, hangileriyle daha renkli rüyalar görebilirler ve hangileriyle kışın üşümez, yazın terlemezler. İncecik hassas tenleri için en uygunu nedir?. Onlardan öğrendik ve onların tarzlarını sizin evlatlarınızla paylaşmaya karar verdik.Yola bununla başladık. Arkasından sürprizler getirebileceğimizi düşündük. Her şey birbirini kovaladı.El yapımı oyuncaklar tasarladık; el yapımı sevimli evlat figürleri. İlk Eren, Melike ve Bora Evlatları simgeledik, arkasından onların arkadaş grubuna katılacak evlatları ve simgesel hayvanlar alemini.

Evlatların yoğun hayat temposuna (oyun,oyun,oyun…) bir de aktivite ekleyelim istedik. Eğitimini aldığımız Ebru Sanatı’nı minik evlatlarımıza tanıtmak istedik. Suyla ve renklerle ‘Suyun Rüyası’nı renk ahenk rüyalarına katmak istedik. Belirleyeceğimiz bir Ebru Günü’nde yardımlarımızla evlatlarımız kendi ebrularını yapabilir ve Geleneksel Türk Sanatı’nın bir örneğini minik dünyalarında yaşatabilirler.


Henüz tam açılmamış olmamıza rağmen bugün bir anneanneyle tanışma şansımız oldu ve torunlarıyla birkaç parça giysimizi paylaşabildik ve resimledik.

EVLAT ÇOCUK ATÖLYESİ’nde ilk günümüz böyleydi. Bugünden sonra yaşadığımız tecrübeleri bu sayfadan takip edebilirsiniz.

ALİ EREN, MELİKE, BORA